DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğulları, "Böylesi tarihi bir dönemeçte, bu duygunun ve fikrin hem beynimizi hem de yüreğimizi tamamen kaplaması gerekiyor. Kimsenin mesafe koymaması lazım. Barışın eşiğindeyiz. Barışı demokratik bir zeminde inşa etmeli ve kalıcı hale getirmeliyiz" dedi.
Hatımoğulları, DEM Parti Grup toplantısında konuştu. Hatımoğulları, bir mağarada 12 askerin metan gazından etkilendiğini ve şehit olduğunu öğrendiklerini belirterek, "Bütün ailelerine, sevdiklerine buradan bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletiyorum. Yaralılara da acil şifalar diliyorum. Toplumsal barış ve demokratik çözümü geliştirerek yaşam hakkını tesis etmeyi en önemli hedefimiz olarak görüyoruz. Barış sürecinin başarıya ulaştırılması her şeyden önce yitirdiğimiz on binlerce gence olan gence karşı olan tarihsel sorumluluğumuzdur. Bu süreci başarıya ulaştırarak gencecik bedenlerin toprağa düşmesine engel olmak ve kerpiç evlere cenazeler gitmesini engellemek için en güçlü şekilde mücadelemizi yürütmeye devam edeceğiz" dedi.
Hatımoğulları, 25 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu tren kazasına değinerek, hayatını kaybedenleri andı. Ayrıca, Suruç’ta DEAŞ saldırısında hayatını kaybeden gençleri hatırlattı.
"Tarihi günlerin şafağındayız"
Hatımoğulları, demokratik toplumu inşa ederek, özgürlükçü laikliğe, demokrasiye ve hukuka dayanan bir demokratik cumhuriyet istediklerini belirterek, "Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu’nun Meclis kapanmadan kurulması ve yaz boyunca çalışmalarını sürdürmesi gerektiğinin altını ısrarla çiziyoruz. Parlamento 86 milyona demokrasi ve barışı getirmek için mesai yapmalıdır. DEM Parti İmralı heyetimiz, silahsızlanmayla ilgili gelişmeler ve bölgemizde kritik gelişmeler yaşanırken Abdullah Öcalan’la önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Bu vesileyle Öcalan’ın Türkiye halklarına, kadınlara ve gençlere selamlarını iletiyorum. Öcalan görüşmede, silahsızlanma süreciyle ilgili çok kritik bir eşikte olduğumuzu; bu eşiğin aşılmasıyla özgürlük, demokrasi ve hukukun esas alındığı bir sürece girilebileceğini ifade etmiştir. Süreç kapsamında atılacak adımlarla birlikte, Türkiye’nin genel demokratikleşmesine ve barışına ulaşmak için hepimize sorumluluklar düştüğünü vurgulamıştır. Biz de bu sürecin başarıya ulaşmasıyla Türkiye’de demokratik dönüşümün, hukukun ve özgürlüklerin kapısının ardına kadar açılması gerektiğini düşünüyoruz. İmralı heyetimiz dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile önemli bir görüşme gerçekleştirdi. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde tarihi bir haftaya girdik. Heyetimiz bu ziyarette, sürecin bugüne kadar geldiği aşamayı ve bundan sonra yapılması gerekenleri Cumhurbaşkanı ile istişare etmiştir. Bu tarihi haftanın en iyi şekilde geçmesiyle Türkiye’de siyasi ve hukuki engellerin kalkmasını; demokratik dönüşüm ve barışın kapılarının ardına kadar açılacağını canı gönülden temenni ediyoruz. Türkiye halklarının bu sürece desteği ve umudu her zamankinden büyüktür. Fakat bu destek ve umuda denk düşecek şekilde güveni de artırmak şarttır. Bu tarihi günler, tali günlere dönüştürülmemelidir. Biz DEM Parti olarak bunun için elimizden gelen her türlü çabanın içindeyiz. Bu anlamda daha fazla çalışacağız. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde en kritik haftalardan birine girmiş bulunuyoruz. 27 Şubat çağrısı ve 12 Mayıs kongre kararıyla başlayan süreçte, önümüzdeki yüz yılın geleceğini belirleyecek anlardan biri gelip çattı. Bu an, hepimizin özlemini duyduğu barışın merasimi olacak. Gazeteciler, siyasi partiler, emek ve demokrasi güçleri, kadın örgütleri hepsi bu tarihi anı izleyecek. Hepimiz bu tarihe tanıklık edeceğiz. Ancak bu tarihi an, zafer ya da yenilgi, kazanmak ya da kaybetmek anlamına gelmiyor. Bu başarı, 86 milyonun tarihi ve ortak başarısıdır. Demokratik bir ülke ve halklarla inançlar arasındaki ilişkilerin eşitlik temelinde güncellenmesi, Türkiye’nin barışının en güçlü sigortası olacaktır. Tarihi günlerin şafağındayız. Hepimiz bunun farkındayız ve kendimize güveniyoruz. Barışa ve demokrasiye olan inancımızdan, birlikte ve ortak yaşamı inşa edebileceğimize duyduğumuz güvenden dolayı kararlıyız. Büyük mücadeleler verdik, büyük bedeller ödedik. Mutluluklarımız yarım kaldı, hayatlarımız eksik kaldı. Birçok genç hayat toprağa düştü. Böylesi tarihi bir dönemeçte, bu duygunun ve fikrin hem beynimizi hem de yüreğimizi tamamen kaplaması gerekiyor. Kimsenin mesafe koymaması lazım. Barışın eşiğindeyiz. Barışı demokratik bir zeminde inşa etmeli ve kalıcı hale getirmeliyiz. İzleyen, dar anlamda çıkar bekleyen değil; Türkiye halklarının geleceği için barış zeminini kuran özneler olmalıyız. Bu görev ve sorumluluk hepimize aittir. Barışın ve demokrasinin yolu açıktır. Yeter ki mücadeleden ve inanmaktan vazgeçmeyelim. Yeter ki bu hafta gerçekleşecek silah bırakma merasimi ve sonrasındaki süreçle bu ülkeyi gerçek bir barışla buluşturacak somut adımlar atalım Buna ihtiyacımız var" dedi.
Kaynak: iha
0 Yorum