Özel'in 'Nükleer Anlaşma' eleştirisine tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Enerji Verimliliği Forumu’nda yaptığı konuşmada CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e tepki göstererek, "Tek yapabildiği partisinde her gün bir yenisi patlak veren yolsuzluk, rüşvet ve irtikap skandallarına canlı kalkan olabilmek. Ne diyelim uzaktan kumanda ile ancak bu kadar siyaset yapılır" ifadelerini kullandı. Erdoğan, "Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez" dedi.

5

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da düzenlenen Enerji Verimliliği Forumu’na katıldı. Programda katılımcılara hitap eden Erdoğan, enerji ve enerji arz güvenliğinin insanlığın en stratejik meselelerinden biri haline geldiğine dikkat çekerek, "Artan nüfus büyüyen ekonomiye paralel bir şekilde dünyanın enerji ihtiyacı da artıyor. Dahası gelişmekte olan ülkeler belli bir kalkınma seviyesine hızla ulaşmak amacıyla dünya ortalaması üzerinde büyüme için gayret gösteriyor. Enerji arzı, talebi ve arz güvenliği noktasında insanlık olarak bizleri sınamalarla dolu bir gelecek bekliyor" ifadelerini kullandı.

"Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı çatışmalara sürükledi"

Enerjinin insanlık tarihinde uzun yıllar boyunca iş birliğinin değil yıkıcı bir rekabetin konusu olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Özellikle 19’uncu ve 20’nci yüzyıllar enerji uğruna nice hayatların kaybedildiği, nice ülkelerin sömürüldüğü asırlar olarak zihinlerde derin yaralar açmıştır. Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören emperyalist zihniyet, insanlığı etkisini özellikle hala hissettiği acılara yıkımlara ve çatışmalara sürükledi. Zengin yer altı kaynaklarının üzerinde yaşayan milyonlarca insan derin bir yoksullukla boğuşurken, bu kaynaklardan binlerce kilometre ötedeki ülkeler büyüdü, zenginleşti. Bunun yol açtığı refah ve kalkınma makası aradan geçen onca zamana rağmen henüz kapatılamadı. Farklı kıtaları gösteren uydu fotoğraflarına baktığınızda kuzey ve güney arasındaki uçurumu çok net görebiliyoruz. Bir tarafta haritanın her yerinde ışıldayan noktalar varken, diğer tarafta koyu bir karanlık hakim. Enerjiye yönelik paradigma değişmediği müddetçe bu tablonun daha adil, daha dengeli bir yapıya kavuşması ne yazık ki hayli zor görünüyor" şeklinde konuştu.

"2025 Ocak-Eylül döneminde 134 bin elektrikli otomobil satıldı"

Enerji talebinin yükselmesinin sadece nüfus artışı ve büyümeye değil aynı zamanda refah artışına da işaret ettiğini belirten Erdoğan, "Refah artışına paralel olarak enerjinin özellikle elektriğin kullanım alanı yaygınlaşmaktadır. Konforla eşdeğer görülen elektrikli ürünler, artık hayatımızın vazgeçilmez unsuru haline gelmiştir ve kullanım alanı giderek genişlemektedir. Geçen sene beyaz eşya satışları ülkemizde bir önceki yıla göre yüzde 7 aratarak on milyonu geçmiştir. Aynı durum elektrikli otomobiller için de geçerlidir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde elektrikli ve hibrit araçların sayısı asimetrik şekilde yükseliyor. Bu yıl Ocak-Eylül döneminde 134 bin civarında elektrikli otomobil satıldı. Elektriksi bir hayat sadece şehirlerde değil en ücra köylerde bile artık mümkün değil. Doğal gaz kullanımda benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. 2002’de ülkemizde doğal gaz altyapısı olan şehirlerimizin sayısın yalnızca 5’ti. Bugün 81 ilimizin tamamına doğal gazı ulaştırdık. 23 yıl önce nüfusumuzun yüze 33’ü doğal gaza erişebiliyorken, bugün bu oranı yüzde 85 seviyesine çıkardık" diye konuştu.

"Enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşana kadar durmadan, dinlenmeden koşturacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 2002 yılından bu yana ciddi bir ekonomik dinamizmin içerisinde olduğunu ifade ederek, "Ekonomimiz 2003 - 2024 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüdü. Kişi başına düşen milli gelirimizi aynı dönemde 3 bin 600 dolardan aldık, 2024 yılında 15 bin 325 dolara çıkardık. 2025 ikinci çeyreğinde yıllıklandırılmış kişi başı milli gelir 17 bin dolar seviyesine yaklaştı. 238 milyar dolardan devraldığımız milli gelirde 2023 yılında ilk kez 1 trilyon dolarlık ekonomi ligine girdik. Biliyorsunuz geçen ay orta vadeli programı kamuoyu ile paylaştık. Programla önümüzdeki üç yıl için iddialı hedefler belirledik. 2028 yılında ekonomimizi 1,9 trilyon dolarlık büyüklüğe, kişi başına düşen milli gelirimizi ise 21 bin dolar seviyesine çıkarmayı öngörüyoruz. İhracatımızı 300 milyar dolara, turizm gelirlerimizi 70 milyar doların üzerine taşımayı hedefliyoruz. Nüfusumuzun ise 2030’da 88 milyonu aşmasını, 2050 yılında 94 milyonu bulmasını bekliyoruz. Bunun enerji talebi ve tüketimi açısından ne manaya geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Şu çarpıcı gerçeğin hepimiz farkındayız. Biz çevremizdeki ülkeler gibi kendine yeter miktarda petrolü ve doğal gazı olan bir ülke değiliz. Hem gündelik hayatta hem sanayide kullandığımız fosil yakıtların kahir ekseriyetini yurt dışından temin etmek zorundayız. 2002 yılında 17,4 milyar metreküp olan doğal gaz tüketimimiz 2024 yılında 53 milyar metreküpe çıktı. 2025 yılı için tahminimiz 59,5 milyar metreküp. Sadece bu yılın ilk 8 ayında enerji ithalatı için 26 milyar dolar ödedik. Bu faturayı düşürebilmek için yoğun çaba içindeyiz. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük doğal gaz keşfini toplam 785 milyar metreküp ile 5 yıl önce Karadeniz’de gerçekleştirdik. Sakarya gaz sahasından çıkartılan doğal gazı 3 yıldan kısa sürede Filyos Kara İşleme Tesisi’ne taşıyarak milletin hizmetine verdik. Halihazırda 4 milyon hanenin ihtiyacını buradan karşılıyoruz. 2026 yılında bu rakam 8 milyon haneye, 2028 yılında 16 milyon haneye çıkacak. Petrolde günlük tüketimimiz 1 milyon varil civarında. Bunun 160 bin varilini kendi kaynaklarımızdan temin ediyoruz. Her ne kadar Karadeniz gazı ve Gabar petrol keşiflerimizle ciddi atılım yapsak da önümüzde görünen tablo ‘halen katetmemiz gereken mesafe var.’ Bu mesafeyi bir an evvel kapatmak için filomuzu genişlettik. Sismik arama ve sondaj faaliyetlerine hız verdik. 4 aktif sondaj, 2 sismik arama gemisi ile bu alanda dünyada 5’inci sıradayız. Yeni gemilerimizin de envantere girmesiyle 4’üncü sıraya yükseleceğiz. Enerjide de tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşana kadar durmadan dinlenmeden koşturacağız" açıklamalarında bulundu.

"Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez"

Türkiye’nin enerji arz güvenliğini garanti altına almak için çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Uluslararası piyasalardan doğal gaz almak bakkaldan gazoz almaya benzemez. İhtiyacınızı belirleyeceksiniz, planlamalarınızı yapacaksınız, güvenilir tedarikçiler bulacak, uzun müzakereler sonucunda ülkeniz için en uygun koşullarda olabilecek en iyi fiyatlarla anlaşmaya varacaksınız. Tedarik noktasında tek bir ülkeye ve tek bir hatta bağlı olmak ciddi riskler barındırmaktadır. Rusya - Ukrayna savaşının ilk aylarında Avrupalı dostlarımız bunun sıkıntısını bizzat çekmişlerdir. Biz Türk Akımı’nın katkısıyla bu dönemi en rahat atlatan ülkelerden biriydik. Ne sanayide ne konutlarda doğal gaz konusunda bir sorun yaşanmadı. Bunda elbette son 23 yılda ülkemize ucuz, kaliteli ve kesintisiz enerji sağlamak için hayata geçirdiğimiz politikaların önemli etkisi bulunuyor. Hem Türkiye’de enerji üretimi ile stratejik işler yaptık, hem de ülkemizi uluslararası enerji üssü haline getirecek projeleri tek tek devreye aldı. Yine bu süreçte özellikle dışa bağımlı olduğumuz enerji kalemlerinde tedarikçilerimizi çeşitlendirdik. 2003 yılında doğal gaz tedarik ettiğimiz ülke sayısı sadece 5’ti. Bugün Botaş 34 ülke ile doğal gaz ithalat ve ihracatı gerçekleştiriyor. Türkmen gazında ilk akışı Mart ayında başlattık. 1 Mart’tan bu yana teslim alınan doğal gaz miktarı 465 milyon metreküpe ulaştı" dedi.

Nükleer enerjide Türkiye’yi bir üst lige taşıma gayretinde olduklarını söyleyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu anda dünya genelinde 31 ülkede 416 reaktör aktif halde. Bu reaktörler dünya elektriğinin yaklaşık yüzde 9’unu üretiyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu 15 ülkede 63 reaktörün inşasına devam ediliyor. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde ilk elektriği inşallah kısa süre içinde vereceğiz. Akkuyu haricinde başka nükleer santral projelerimiz de var. Bunlarla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Hem Çin seyahatimizde hem de son Amerika seyahatimizde bu konuyu muhataplarımızla ele aldık. Amerika ile imzaladığımız ‘Stratejik sivil nükleer iş birliği mutabakat zaptı’ barışçıl nükleer enerjide iş birliğini esas alan bir anlaşmadır. Bu anlaşmaya ileri reaktör teknolojileri, küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojilerin geliştirilmesi öngörülüyor. Nükleer enerjiyi yalnızca elektrik üretimi için değil aynı zamanda tıp, tarım, araştırma ve endüstriyel ısı gibi farklı alanlarda da kullanacağız. Yani hükümet olarak hiçbir alanı ihmal etmeden uzun vadeli bir anlayışla gelecek 20-30 yılda enerji arz güvenliğimizi tahkim etmeye çalışıyoruz"

"Uzaktan kumanda ile ancak bu kadar siyaset yapılır"

Cumhuriyet Halk Partisi’nin enerji konusunda atılan adımlara yönelik eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, "Bunlar normalde alkışlanması gereken hamlelerdir. Türkiye’nin iyiliğini düşünen hiç kimse bunlardan rahatsız olmaz. Fakat biz bu politikalarımızdan dolayı ülkemizin ana muhalefet partisinin haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat bir gün çıkıyor güya balıkları bahane ederek nükleer santral projelerimizi eleştiriyor. Ertesi gün çıkıyor hidroelektrik santrallerini marjinal örgütlerin jargonuyla hedef alıyor. Başka bir gün çıkıyor Amerikan firmaları ile imzalanan doğal gaz tedarik sözleşmelerini diline doluyor. Bir cümle içinde bir sürü yalan ve yanlışı sıralayarak aklınca bizim enerji politikalarımızı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Eleştirmek, saldırmak, sulandırmak, mesnetsiz iddialarla projelerimizi kötülemek dışında ne bir enerjisi var, ne de bir enerji vizyonu var. Tek yapabildiği partisinde her gün bir yenisi patlak veren yolsuzluk, rüşvet ve irtikap skandallarına canlı kalkan olabilmek. Ne diyelim uzaktan kumanda ile ancak bu kadar siyaset yapılır" ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin enerji verimliliğini arttırmaya yönelik çalışmalar sürdürdüklerine işaret eden Erdoğan, "Bunlar sayesinde enerji yoğunluğunu yüzde 32 oranında iyileştirdik. Ürün ve hizmet başına tüketilen enerji miktarını 3’te 1 oranında azalttık. Dünya enerji yoğunluğunu yıllık ortalama yüzde 1 oranında iyileştirirken Türkiye yüzde 4,5 oranında iyileştirdi. Böylece enerji verimliliğini en hızlı arttıran ülkelerden biri oldu. 2024 yılında sanayide yapılan enerji verimliliği yatırımları ile 700 milyon liralık kazanç elde edildi. Yalnızca sanayide kullanılan 4 milyon verimsiz elektrik motorunun değiştirilmesiyle yıllık 15 milyar liralık tasarruf yapıldı. Tarım sektöründe ise damla ve basınçlı sulama sistemleriyle yüzde 30-40 tasarruf sağlandı. Konutlarda da enerji verimliliğini teşvik eden uygulamaları hayata geçirdik. Geçen yıl 65 milyar dolar enerji ithalatı yapan bir ülke olarak bizim mevcut imkanlarımızı en verimli, en etkin şekilde kullanmaktan başka çaremiz yok. Enerji verimliliği çalışmaları ile yılda 5 milyar dolar kazanç sağlayabiliriz. Bir taraftan rüzgar, jeotermal ve güneş enerjisi yatırımlarını desteklerken diğer taraftan da tasarrufu önceleyen projelere ağırlık veriyoruz. Çöpten çıkan gazı dahi elektrik enerjisi haline getirerek konutların ve sanayinin kullanımına sunuyoruz. Bu süreçte bir diğer önceliğimiz çevreyi ve insan sağlığını korumaktır. Enerji üreteceğiz diye tabiata zarar veren, insan sağlığını tehlikeye atan adımlardan uzak duruyoruz. Temmuz ayında kabul edilen iklim kanunumuz 2053 sıfır emisyon hedefimize doğru atılan önemli bir adım oldu. Son yıllarda yeşil enerjiye yatırım yapan ülkelerin başında geliyoruz. Bu yıl itibarıyla toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 60’ın üzerine çıkardık. Bu çabalarımızı sürekli arttırmanın gayreti içinde olacağız" şeklinde konuştu.